Ben Muğla Fethiye doğumluyum. Yedi ceddim de Fethiyili.
Ama, Ortaca tabanlıyım.
Çocukluğum orada geçti.
Topçu, yani futbolcu olma gayretim Ortaca’da başladı.
40 yıldır da Antalya’da yaşıyorum.
Dün gece hiç beklemediğim bir telefon aldım.
Taaa Dalyan’dan.
Yani Ortaca’da pansiyonculuk yaptığını bildiğim ama, asla yüzünü dahi görmeyip, yolda görsem tanıyamayacağım ancak adını unutmadığım İlknur hanım aradı.
Kardeşim Zafer’in kızı Damla’mın düğünü nedeniyle pansiyon talebi sırasında tanışmıştım kendisiyle.
Şeker bir Turizmci.
Ama anlattıklarını dinleyip, söylediklerini duyunca kendimi aynı turizmciler yerine koydum da.,
İsyanlarına katılmadım desem yalan.
Ey Turizm Bakanı hemşerim.
Maalesef sevilmiyorsun be.
Cidden,
Antalya’da zatıaliniz ile ilgili sitemleri duyar, kulak verirdim de.,
“7 yıldızı otel sahibini kıskanıyorlar galiba” der geçerdim.
Yok be bakan bey.
Öyle değilmiş.
Zaten, “Kendi sektöründekilere bakmayana bakan mı denir” diyen sokak esnafı Ayşe ablayı hatırladım da.,
Haklıymış be Nuri abi o abamız.
Ya sayın bakan!..
Bence sen 7 yıldız taktığın otellerinde kendini kampa al.
Ya da, İbradı’nın düğmeli evlerine kapat kendini.
Yapamazsın ki.
Oraya da belli bir tahdit getirmişsindir. Zira kapıları kesin yangına dayanıklı değildir.
Hani Bolu da 80 vatandaşımız hayatını kaybetmiş.,
Siz de faturasını Türkiye’ye kesmiştiniz ya.,
Pardon Türk Turizmcisine.
İşte onlardan birisi olan İlknur hanım isyan etti.
Ve o gibi küçük ama yüreği büyük kim bilir aynı durumda kaç turizmci var ki?
Biliyorum Dalyan’dan gelen küçük bir siteme bu denli duyarlılık göstermemin karşılında Antalyalı Turizmciler bana, “Burnunun dibindekileri göremeyecek kadar kör mü oldun da hemşericilik yapıyorsun” denecektir de.
Denmesin.
Zira turizmdeki sorun hemşeri değil ülke sorunu da ondan.
“Senin umurunda mı sayın XXRoyal sahibi bakanım” desem olur mu ki?